Kuşadası

Tarih geçmişi

Kuşadası’ndaki ilk yerleşim yerleri, MÖ 3000 yıllarında Orta Anadolu’dan taşınan Lelegler ve Karyalılar tarafından yapılmıştır. Kuşadası’nda Pilav Dağı eteklerinde bir koloninin kurucuları olmuşlar ve Ania ve Melia şehirlerini kurmuşlardır. Ilıman iklim, kentin etrafındaki verimli topraklarda kent sakinlerinin yağ çıkarmak veya şarap ve tatlı yapmak için zeytin, üzüm ve incir gibi temel ürünleri yetiştirmesine izin verdi.

MÖ 10. yüzyılda “12 İyon Şehri” Samos, Khios, Miletos, Priene, Efes, Teos, Erythrai, Priena, Klazonemi, Lebedos, Phokaia, Colophon, Smyrna kurulmuş ve o çağın en gelişmiş şehirleri olarak tanınmıştır. İyonya Birliği’nin yıllık buluşma yeri Panionian Kuşadası çevresinde kurulduğu için; Phygale, Marathesion ve Neopolis şehirleri kent sınırları içinde kurulmuştur. Bu dönemde Phygale ve Neopolis limanları meşhur ticaret merkezlerine ve limanlarına, Miletos ve Efes’e yakın oldukları için meşgul ve gerekli değildi.

Şehir, MÖ 546 civarında Persler tarafından işgal edildi. MÖ 200’de Kuşadası ve çevresi Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine girdi ve Roma İmparatorluğu’nun bölünmesiyle Bizans devleti oldu. İklim değişikliğinin ciddi depremlere neden olması ve Çaystros Nehri’nin rotasını değiştirmesi nedeniyle Efes, büyük ölçüde tahrip olmuş ve önceki önemini ve refahını kaybetmiştir. Sonuç, Bizanslıları ticarete uygun yeni bir liman ve yeni bir yol aramaya zorladı. Neopolis çevresindeki bölge, Efes limanı yerine bir liman olarak Yunan, Yahudi ve Ermeni tüccarlar tarafından elverişli bulundu. Bugünkü Kuşadası’nın ilk temellerini oluşturan Ania, Melia, Phygale ve Neopolis gibi eski tarihi şehirlere yeni bir ticaret merkezi ekleyen bu yeni limanın adı “Scala Nova” idi. 15. yüzyılın gelişiyle birlikte “Scala Nova”, burada konsolosluk kuran Venedikli ve Cenevizli denizci ve tüccarların hakimiyetine girmiştir. Bölgedeki Türk hakimiyeti, Selçuklu Kılıç Arslan’ın işgali üzerine girmiştir. Kuşadası’nın bir zamanlar Efes tarafından tutulan İpek Yolu gibi önemli ticaret yollarının sonunda olması nedeniyle avantajlı konumu, şehrin ticaretteki gelişimini olumlu etkiledi.

Kuşadası, 1413 yılında Sultan Mehmet Çelebi’nin işgalinden sonra Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetilmeye başlandı. Osmanlı döneminde Kuşadası, eski muhteşem görüntüsüne yeni bir görünüm kazandırarak görkemli yapılarla tanıştı. Osmanlı mimarisinin başkenti olan Okuz Mehmet Paşa Kervansarayı, Sultan Ahmet1 ve Osman2 dönemlerinde vezir olan aynı isimli adam tarafından yaptırılmıştır. Kuşadası merkezindeki kale kapıları, surları ve birçok cami ile Güvercin Adası’ndaki kalenin kalesi, dönemin mimari tarzını yansıtan Osmanlı döneminde inşa edilmiştir. Kuş adası anlamına gelen “Kuşadası”, adını Güvercin Adası’ndan almıştır.

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Kuşadası, Yunanlılar tarafından işgal edildi (1919). Balıkçı köyü 1922’de uzun bir mücadele kazanarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bir parçası oldu. İzmir, 1954 yılına kadar Kuşadası’nın başkentiydi. Daha sonra başkent Aydın olarak değiştirildi ve Kuşadası şehri özellikle turizmde çok gelişme gösterdi.

Bugün Kuşadası, Türkiye’nin en gelişmiş tatil merkezlerinden biridir; kumlu plajları ve cam gibi suyu ile tatil için mükemmel bir yer. Hareketli tatil hayatının antik kalıntıların sessizliğiyle tezat oluşturması şehrin özel atmosferini yaratıyor.

https://www.kusadasi.biz/info/history.html